Göz alıcı paketlerden fışkıran pahalı hediyeler, rüya destinasyonlarda boy gösteren bedenler, pürüzsüz, acısız, kaygısız yaşamlar… Gerçeğin kendisi hiç de böyle değilken her gün avuçlarımızdaki ekranlardan film şeridi gibi geçen kareler bunlar oluyor.

Ait olamadığımız fakat gözetlemeyi de bırakamadığımız bu yaşamlarla garip ilişki var aramızda. Ne içindeyiz ne de tam dışında. Fakat dürüstçe söyleyelim ki bu afilli yaşamların kahramanları giderek kararlarımızda daha fazla söz sahibi oluyorlar. Evet doğru bildiniz sanal dünyanın yeni “bilirkişi”si influencerlardan söz ediyoruz!

Günün her saat, paylaşımlarıyla bizi baştan çıkaran, sosyal medyadaki yol göstericilerimiz onlar! Neyi giyeceğiz? Hangi ürünü satın alacağız? Akşamki kutlamayı hangi restoranda yapacağız? Aklımıza gelen pek çok konuda bizi “influence” ediyorlar. Özellikle de satın alma kararlarımızda göz ardı edilemez bir etkileri var. Hal böyle olunca o ürüne gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını, gerçekte neyi istediğimizi sorgulamaz oluyoruz. Kısır bir tüketim döngüsü içinde freni patlamış kamyon gibi savrulurken aniden karşımıza yeni bir kavram çıkıyor: “Sinnfluencer”.

Kurgusal bir evrenden gerçek dünyaya

Sinnfluencer Almanca’da “amaç” anlamına gelen “sinn” kelimesi ve günümüzde duymaya fazlasıyla alışık olduğumuz “influencer” kelimesinin birleşiminden doğuyor. Anlayış, anlam ve ruh gibi mânâlara da gelebilen “sinn” terimi bize biraz ipucu veriyor aslında. Dünyayı daha güzel bir yer haline getirmek için takipçilerine anlamlı konular ile seslenen, gelmelerini epeydir beklediğimiz influencerlar onlar.

Peki onları parıltılı sahnelerinden indirip aramıza getiren ne oldu? Tabii ki dünyadaki olumsuz gidişat!

İklim krizi, salgın hastalıklar, göç, toplumsal sorunlar derken geleceğimiz için giderek daha fazla endişelenir olduk. Durmadan tüketmek istememiz, kısacık süren mutluluklarımız, çevreyi olağanüstü bir hızla kirletmemiz belki de bundandı! Ancak duyarsız olmanın bize daha çok yıkım getirdiği aşikar. Özellikle son birkaç yıldır dünyanın geniş bir kesimi bunun farkına varmış durumda. Pek çoğumuz anlamlı bir hareketin parçası olmak istiyoruz artık. Sürdürülebilir yaşam çağrılarına çokça tanık oluyoruz. İşte sinnfluencerların ayak sesleri de böyle duyulmaya başlıyor.

Sinnfluencerlar insanı, doğayı hatta bir bütün olarak gezegeni iyileştirme fikrinden ilham alıyorlar. Sürdürülebilirlik konusunda bazen de toplumsal ve hatta siyasi meselelerde paylaşımlar yaparak farkındalığı artırmayı amaçlıyorlar. Özellikle çevreyi koruma, doğaya verdiğimiz hasarı minimize etme konusundaki çabaları takdire şayan. Bu yüzden onları sosyal medyada greenfluencer, sustainability influencer, ecofriendly influencer gibi isimlerle de sıkça görebilirsiniz. Ancak hepsini ortak noktada buluşturan bir şey var, o da faydalı olma konusundaki dizginlenemez tutkuları.

Anahtar kelime: sürdürülebilir bir yaşam

Gidilecek başka bir dünya olmadığına göre, elimizdekini korumaktan başka bir çaremiz de yok. İşte sinnfluencerlar tam da bunu yapıyor.  Tüketimin devasa boyutlarını daraltmaya, tüketirken üretmeye, üretirken paylaşmaya çalışıyorlar. Yani sürdürülebilir bir yaşamı gözlerimizin önüne taşıyorlar. Mesela ne mi yapıyorlar?

İsraftan kaçınıyorlar. Bu yüzden gündelik hayatlarında sıfır atık kuralını benimsiyorlar. Doğaya dinlenmesi için zaman tanımak gerektiğini iyi biliyorlar çünkü. Birçoğu sadelikten yana, minimalist seçimlerle yaşam alanlarını güzelleştirmenin peşinde. Son yıllarda yükselen “upcycling” akımına öncülük edenler bile var. İşte Kate! Kendisi tam bir dönüştürme dehası. Kullanılamayacak durumdaki malzemelere hayat vermenin yolunu çoktan bulmuş. Kendisi plastiksiz bir yaşamın da mümkün olduğunun yürüyen bir kanıtı gibi. Atık yönetimi, zaman ve enerji tasarrufu, bilinçli tüketim gibi konularda verdiği tüyolar hayat kurtarıyor. Kendin-yap akımının şahane bir temsilcisi olduğu için evde uygulayabileceğiniz ileri dönüşüm pratiklerine pek çok fayda sağlayabilir.

Hızlı tüketime karşılar. Moda sektöründe seri üretim ve tüketimi teşvik eden “fast fashion”dan arkalarına bile bakmadan kaçıyorlar! Kullan-at ürünler yerine doğa dostu, geri dönüştürülebilir ve uzun ömürlü alternatifleri tercih ediyorlar. Üstelik bunların çoğu adil koşullarda ve ekolojik yöntemlerle üretilmiş ürünler oluyor. Aynı zamanda tüketici beklentilerini de değiştirdikleri için markaların vizyonlarını tıpış tıpış sürdürülebilik hedeflerine uydurmalarını sağlıyorlar -ki biz bu kısma bayılıyoruz!

Gıda endüstrisine gözdağı vermeyi de ihmal etmiyorlar. Vegan ya da vejetaryen yaşamı savunanlar olduğu gibi, mevsiminde ve organik beslenmeyi öne çıkaran sinnfluencerlar da var. Kimi zaman yerel üreticileri destekliyor kimi zaman ise evde hazırladıkları şifalı lezzetlerle kalbimizi çalıyorlar! Melissa Hemsley’in damağımızı çatlatan tarifleriyle yaptığı gibi mesela…

Buraya kadar “çevreci influencer”lardan bahsediyor gibi dursak da aslında tek yaptıkları doğayı savunmak değil. Dünyada ya da ülke gündeminde toplumu ilgilendiren bir olay olduğunda pek çoğu kayıtsız kalmıyor. Doğaya, insana, hayvana saygılı paylaşımlarda bulunuyor, toplumsal sorunlar konusunda kitleleri harekete geçiriyorlar. Gerçekten de bu gelişmeyi sevindirici buluyoruz. Hepimizi ilgilendiren bir olay yaşandığında tüm evi dolaşan robot süpürge görmek de pek iç açıcı sayılmaz değil mi?

Gördüğünüz gibi sinnfluencerların çok geniş bir eylem alanı var. Ancak bütün bu amaçları aynı anda gerçekleştirmeleri elbette mümkün değil. Her biri hayatlarımıza farklı bir noktadan dokunuyor ve güzel bir geleceği birlikte örmenin yollarını arıyor.

İlham aldıklarımız...

“Sinnfluencer” Almanya’dan başlayarak tüm dünyaya yayılmakta olan bir kavram. Bu yüzden dünyadaki örneklerine bakmak için şimdilik onları “çevreci influencerlar” şeklinde genelleyebiliriz. Kapanışta sizleri özenle seçtiklerimizden bazılarıyla tanıştıralım istedik. İşte içimizde çiçek açtıran bazı sinnfluencer hesapları!

Shia Su, 2014 yılında çıktığı sıfır atık yolculuğuna bugün dünya çapında tanınan bir sinnfluencer olarak devam ediyor. Palm yağından uzak, vegan, minimalist ve sürdürülebilir bir yaşamı savunuyor. Çöp azaltmanın basit ve etkili yollarını samimi bir iletişim tarzıyla anlatıyor.  Deneyim ve tavsiyelerini paylaştığı Wasteland Rebel adında bir blog sayfası da var.

Lauren Singer’dan bahsetmezsek bir yerlerimiz kırılırdı kesin! Kendisi sıfır atık fikrinin tartışmasız en etkili temsilcilerinden. Öyle ki dört yılda sadece bir kavanoz çöp çıkararak bir dönem viral bile olmuş. Genç yaşına rağmen girişimci, konuşmacı, çevreci ve blog yazarı gibi pek çok “title” üstleniyor. Kendi kişisel bakım ve temizlik malzemelerini yapıyor, ikinci el kıyafetler giyiyor, plastik kullanmamak uğruna bez çantasını yanından ayırmıyor. Lauren’in bize bolca ilham vereceği kesin.

Hız kesmeden sizi Kathryn Nelson ile tanıştıralım. Kate on yılı aşkın süredir plastiksiz yaşıyor. Bakım kürlerinden yemek tariflerine, giyimden temizlik malzemelerine kadar birçok alanda sürdürülebilir yaşamın ipuçlarını veriyor. Aktivist kimliği sayesinde fikirlerini ifade etmekten çekinmiyor. Sevgililer günündeki kitlesel tüketimimiz yüzünden dünyaya verdiğimiz hasardan söz etmeyi ihmal etmiyor mesela! Dahası eğlenceli postlarıyla özşefkat, kendini sevme, beden olumlama gibi konularda da farkındalık sağlıyor. Oldukça esprili bir dile sahip olan Kate’i başarılı bulduğumuzu itiraf edelim.

Sırada Rob Greenfield var. Kendisi sürdürülebilir yaşama adanmış bir mucit! Dünyaya verilebilecek en az hasar ile yaşamanın yollarını bulmuş. Geliştirdiği düzenek sayesinde yağmur sularını arıtarak yıkanıyor, buzdolabına gerek duymuyor; sabun, diş macunu ve birtakım uçucu yağlar dışında kozmetik malzeme kullanmıyor. Bu kadarını uygulamayı tercih eder misiniz bilemiyoruz ama sosyal medyadaki paylaşımlarının oldukça ilginizi çekeceğinden eminiz.

Ülkemizden de bir örnek vermeden olmaz. Hale Acun Aydın sadeleşerek özgürleşeceğimize inanan çevreci bir kadın girişimci. Minimalizm ve sıfır atık konularında farkındalık oluşturmak için sosyal medya hesaplarından mucizevi bilgiler paylaşıyor. Kendisi ayrıca 2019 Ocak ayında başlayan ve kısa sürede yayılan #kahvemtermosta hareketinin temsilcisi! Karton bardak tüketimini azaltmak konusunda oldukça ses getiren bu projesi için kendisini bir kez daha buradan kutlayalım.

Kısacası her birinin ortak amacı sürdürülebilir, duyarlı, doğa ile uyumlu bir yaşamı teşvik etmek. Üretici şirketlere sürdürülebilirlik yöntemlerini dayatma konusundaki etkileri şimdilik bilinmez ama şu kısacık hayatlarımızda bizlere bir şeyler kattıkları kesin. E ne diyelim, darısı diğer influencerların başına…

 

Kapak görseli: Photo by Muhammad Abdullah on Unsplash